1. "birden özleyiveriyorsunuz.
    çoktan unuttuğunuzu sandığınız
    ya da yalnızca bir kere karşılaştığınız
    veya özlemek için yeteri kadar tanımadığınız birini
    bir sabah çılgınca özleyerek uyanıyorsunuz.
    rüyalarınız, içinizdeki o gizli, esrarını ele vermez büyücü,
    siz çarşaflarınızın arasında,
    bütün tehlikelerden uzak,
    güvenle yattığınızı sandığınız bir anda,
    usulca ruhunuza sokulup,
    sizden habersiz oralara yığılmış cephanelikleri
    birer birer ateşleyiveriyor.
    infilaklarla sarsılarak uyanıyorsunuz.
    hayatınızda olmayan birini hayatınıza almak,
    ona dokunmak,
    onun sesini duymak için kıvranırken buluveriyorsunuz kendinizi.
    özlemek, o yakıcı istek,
    bilinen her şeyi ve önem sırasını değiştiriveriyor.
    özlediğiniz ise çok uzaklarda.
    yanında olmasını istediğiniz halde
    yanınızda olmayan bir tek kişi,
    yanınıza bile yaklaşmadan,
    hatta onu özlediğinizden
    ve onu istediğinizden haberdar bile olmadan,
    bütün hayatı,
    bütün görüntüleri eritip
    başka kılıklara sokuyor.''
  2. "ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
    ellerini bir tutsam ölsem
    böyle uzak uzak seslenmese
    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    otelleri bomboş bulmasam
    içlenip buzlu bir kadeh gibi
    buğulanıp buğulanıp durmasam
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    çocuklar pia'yı görseler
    bana haber salsalar bilsem
    içimi büsbütün yıldız basar
    bir hançer gibi çıkıp giderdim

    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    singapur yolunda demeseler
    bana bunu yapmasalar yorgunum
    üstelik parasızım pasaportsuzum
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    seslendiğini duysam pia'nın
    sırtında yoksul bir yağmurluk
    çocuk gözleri büyük büyük
    üşümüş ürpermiş soluk
    ellerini tutabilsem pia'nın
    ölsem eksiksiz ölürdüm"

    ah pia.